Vertigo / Baş dönmesi

Vertigo, etraftaki cisimlerin hareket ettiği ve dünyanın döndüğü hissinin oluşmasına sebep olan bir rahatsızlıktır. Kısacası baş dönmesidir.

Her yaştan milyonlarca insanı etkileyen baş dönmesi, insan yaşamını olumsuz etkileyen önemli bir semptomdur. Baş dönmesine neden olan başta iç kulak olmak üzere sinir sisteminden de kaynaklanan onlarca hastalık vardır. Vertigo bir semptomdur; ancak hastalık değildir ve tedavisinde altta yatan hastalığın doğru anlaşılması ve uygun sağaltılması son derece önemlidir. Baş dönmesine zaman zaman bulantı, kusma, terleme, kulak çınlaması, işitme kaybı, kulakta dolgunluk hissi, ateş, görme bozukluğu, halsizlik, kuvvet kaybı ve hissizlik eşlik edebilir. Tüm bu belirtiler hastanın yaşamını altüst edebilecek kadar büyük sorunlara yol açabilir.

Baş dönmesinin en sık karşılaşılan nedeni BPPV dir. Halk arasında Kristal oynaması olarak bilinir. Bunu takip eden sıklıktaki baş dönmesi nedenleri ise Vestibüler Migren; Fobik Baş Dönmeleri, Meniere Hastalığı ve Vestibüler Nörinit dir. Çocukluk dönemi baş dönmeleri ise çok ayrıcalıkla irdelenmesi gereken bir konudur.

Meniere Hastalığı

Meniere hastalığı sebebi belli olmayan, daha ziyade genetik nedenlere bağlı geliştiği düşünülen, iç kulak sıvı basıncının artması ile karakterli (bir bakıma iç kulak tansiyonu denebilir) hastalıktır. Öncelikle şiddetli baş dönmesi, buna eşlik eden bulantı kusma, işitme kaybı, kulakta basınç hissi ve kulak çınlaması ile karakterlidir. Krizler genelde bir saat veya daha uzun sürer, kriz sıklığı başlangıçta senede bir iki kez iken zaman içinde haftada birkaç kez sıklığına erişir.

Meniere hastalığının baş dönmesi çevre döner tarzda ve şiddetlidir. Kriz öncesinde hasta genelde hasta olan kulakta basınç hisseder. Sıklıkla bulantı ve kusma eşlik eder ve 1-2 saat sürer. Kriz geçtikten sonra baş dönmesi durur ve krizler arasında baş dönmesi olmaz.

Meniere hastalığı daha ziyade orta yaşların hastalığıdır. Sebebi bilinmiyor olması nedeni ile risk grubunu öngörebilmek mümkün değildir. Kadınlarda biraz daha sıktır.

Son zamanlarda Meniere Hastalığının Genetik bağlantılarla geliştiğine inanılmaktadır. Bunun üzerinde çalışmalar hala sürmektedir.

Meniere hastalığının arka yapısında olan iç kulak sıvı basıncının sodyum potasyum dengesizliğinden olduğu düşünülür. Dolayısıyla yüksek oranda tuz tüketimi, kahve nin Meniere hastalığını tetiklediği düşünülür. Elbette stress ve emosyonel bozuklukların Meniere Krizlerinin tetiklenmesinde rolleri vardır.

Meniere hastalığını başka hastalık tetiklemez. Meniere hastalığının arka yapısındaki iç kulak sıvısının artmasını tetikleyen hastalıklar vardır. Meniere hastalığı benzer belirtiler gösterir ama Meniere değildir. Meniere hastalığının birlikte olduğu (komorbidite adı verilen) baş dönmesi hastalıkları vardır. Yani Meniere hastalığı eblli sıklıkla pozisyonel baş dönmesi (kristal oynaması) veya Vestibüler Migren hastalıkları ile birlikte bulunabilir.

Meniere hastalığının farklı aşamaları işin kendine özgü tedavi biçimleri vardır.

İlaç tedavisi:

Meniere hastalarının büyük çoğunluğu ilaç tedavisinden yarar görür. Krizleri kontrol altına alınır.

Kulak içine kortizon enjeksiyonu

İlaç tedavisine yanıt vermeyen hastalarda ikinci seviye işlemler uygulanır. Kulak içine kortizon enjeksiyonu ikinci aşama tedavidir. Kulak zarını aşarak enjekte edilen kortizonun orta kulak iç kulak arasında bulunan pencere aracılığı ile iç kulağa süzülmesi amaçlanır.

 

Endolenfatik kese içine kortizon enjeksiyonu

Kulak içine kortizon enjeksiyonun etkili olmadığı durumlarda 3 aşamada Meniere hastalığında etkili olan iç kulak sıvı basıncını azaltabilmek maksadı ile iç kulak sıvısını dengeleyen endolenfatik kese olarak adlandırılan yapının için kortizon enjeksiyonu yapılır.

Kulak içine gentamisin enjeksiyonu

Dördüncü aşamada kulak içine Gentamisin enjekte edilir. Baş dönmesi krizlerinin etki altına alınmasında % 90 ın üzerinde etkilidir. İşlem Kulak içine kortizon enjeksiyonu gibidir. İçeriye verilen Gentamisin iç kulak sıvısı üreten hücreleri etkisizi bırakırken işitmeyi de olumsuz etkileme ihtimali vardır. Bu oran düşüktür. Enjeksiyon sonrasında değişik şiddette geçici dengesizlik olur.

Denge siniri kesilmesi

Son aşama tedavidir. Beyin sapına giden denge sinirlerinin kesilmesidir. Başarı oranı gentamisin etkisinden biraz daha yüksektir.

 

Vestibüler Migren

Migren hastalarında baş dönmesi sıklığı % 25-70 arasında bulunmuştur. Vestibüler Migren 1980 li yıllarda bir Türk Nörolog Profesör Altan Kayan tarafından tarif edilmiştir. Yaşam boyu vestibüler migren görülme sıklığı % 3.2 dir. Tekrarlayan vertigo krizleri, migren tanısının konmuş olması, ışık ve sesten rahatsız olma, görsel hallusinasyonlar vestibüler migren tanısını çağrıştırması gereken semptomlardır. Vestibüler Migren her yaşta görülebilir.

Vestibüler Migrende tıpkı diğer migren formlarında olduğu gibi tetikleyicilerden kaçınılması gerekir. Egzersiz ve düzenli uyku tedavide önemlidir. Bunun dışında ataklar sırasında ve ataklardan korunmak için çeşitli ilaç tedavilerinden yararlanılır.

 

Fobik Vertigo

Özellikle orta yaşlarda görülür. Hastalarda denge problemi, sersemlik hissi vardır. Yürürken ve ayakta dururken denge kaybı hissedilir. Özellikle dara alanda (köprü üzerinde) yürürken, merdiven çıkarken zorluk yaşanır. Kalabalık rahatsız eder. Bu hastalarda anksiyete sorunları ön plandadır.

Bu hastalar vestibüler rehabilitasyondan çok hızlı yarar görürler.

BPPV

Günlük yaşamda “kristaller” olarak bilinen yapılar aslında otolitlerdir. Bu yapılar bizim yerçekimine karşı dengemizi sağlayan iç kulak kısmında (utrikül adı verilir) bulunurlar. Birbirlerine bağlanmış haldedirler. Ani hareket, başa gelen bir travma, uzun süreli yatak istirahatleri gibi aslında olağan sayılabilecek birçok neden ile bu yapılar birbirlerinden koparlar ve serbestleşirler. Takiben hareket halinde dengemizi sağlayan kanallara doğru geçiş gösterirler. Bu kanallardan sağda ve sola 3 er tane vardır. Birbirleri ile dik açı oluşturarak yapılanmışlardır. Bu kanallardan hangisinin hangi parçasına geçiş gösterdi ise o bölgeye ait özgün belirti verirler. Göz hareketlerine de yansıması farklılık gösterir. Her bir kanalın her bir parçası farklı göz hareketi ile kendisini gösterir. Böylelikle aslında adı “otolit” olan kristallerin nerede olduğunu değerlendirme şansımız olur.

Bu maksatla temel olarak 3 farklı test uygulanır. Bunlar Dix-Halpike testi, Roll Testi ve Deep Head Hanging Testidir.

Dix Halpike testi ile özellikle posterior kanallar; Roll testi ile lateral kanallar ve de Deep Head Hanging testi ile de Anterior kanallar uyarılır. Bu uygulamalar ile oluşan göz hareketleri bize doğrudan hastalığın nerede olduğunu gösterir. Burada sözü edilen kanalların boyu 1 cm den küçüktür. Yani bu testlerle milimetrik alanda ayırıcı tanı oluşturmuş oluruz.

Kulak kristallerinin oynamasına bağlı olan baş dönmeleri baş hareketleri ile tetiklenir. Baş hareketsiz iken kanalın içinde sabit duran kristaller baş hareketi ile yer değiştirir. Bu yer değişikliği ile içinde bulunduğu sıvı hareket eder ve böylelikle denge hücreleri uyarılmış olur ve baş dönmesi gelişir. Bu baş dönmesi hemen hareketler veya birkaç saniye sonrasında başlar ve genelde 15-60 saniye sürer. Bazı durumlarda çok şiddetli olur ve bulantı kusma eşlik edebilir. Genelde hastalarda sersemlik hissi vardır. Hasta hareketsizken rahattır, ama hareket edince baş dönmesi olur. Bu sıklıkla yatakta sağa sola dönerken veya yataktan kalkarken kendisini gösterir. Kural olarak işitme etkilenmemiştir. Bazı durumlarda başın tesadüfi belli hareketi ile olması gerektiği yere (utriküle) geri gidebilir. Bu durumda hastalık kendiliğinden iyileşmiş olur. Ama tedavisi hangi kanalın hangi parçasında ise baş hareketi yaptırılarak (uzman tarafından) kristallerin olması gerektiği yere taşınmasıdır. Yani manevralardır. Bu manevralar çok özel açısal hareketlere sahiptir. Tam tarif edildiği gibi yapılmaması durumunda koşulları ve tedaviyi zorlaştırır. Ezbere yapılan manevralar için çok sakıncalıdır. Burada manevraların yanlış uygulanmasına fırsat vermemek için görselleri sunulmamaktadır.  Bazı ilaçların bu süreçte hastaya faydası olduğu bilinmektedir.

Kristal oynaması (yani pozisyonel baş dönmesi) genelde orta ve ileri yaşlarda daha sık görülür. Çocukluk yaşında nadirdir. Benzer belirtiler veren başka hastalıkları vardır çocukluk döneminin bu nedenle karıştırılmamalıdır. Yaşa bağlı olarak kristalleri birbirine bağlı tutan bağların gevşediği bilinmektedir.

Özellikle orta ve ileri yaşlarda bağların gevşemiş olması nedeni ile hastalığın tekrarlaması olasıdır. Bunun dışında tekrarlama sıklığı düşüktür. İyileştirici manevra sonrasında birkaç dün süren hastalarda sersemlik hissi olabilir. Bu süreçte bazı ilaçlardan yararlanılır. Manevra sonrasında hastalara öğüt verirken, ben kişisel olarak günlük yaşamı kısıtlamamaktayım. Aslında bundan 20 sene önce hastanın tüm hareketlerini kısıtlarken bu eziyetin bir kazanç sağlamadığı zamanla görüldü. Belki sadece bir veya iki gün bilerek ani hareket yapmamalarını söylemek yeterli olur. Daha fazla kısıtlamaya gitmemekte yarar var

 

BPPV DH ROLL – Kristal oynaması tanısı nasıl konur?

 

BPPV – Brand Daroff – Açıklama tedaviye direnen kristal oynamalarında ne öneriyoruz?

 

 

Kristal Oynaması (BPPV) için yapılan tanısal testler (Dix Halpike testi ve Roll testi)

 

Kristallerin Anterior kanala kaçması durumunu değerlendirmek için Deep Head Hanging manevrası

Vestibüler Nörinit

Denge ve işitme sinirlerini etkileyen virütik bir tutulumdur. Virüs tutulumu nedeni ile enflame hale gelen, ödemlenen sinir denge ile ilgili bilgileri beyin sapındaki çekirdeklere iletemez. Ani gelişen uzun süren ciddi baş dönmesi vardır. Denge önemli ölçüde bozulur ve bulantı kusma ile seyreder. Uzun süren bir hastalıktır. Kural olarak hastanın işitmesi normal kalır. Ani gelişmesi itibariyle öncelikle beyin sapı ve beyincik damar tıkanmaları ve inme hastalığınındın ayırt edilmesi önemlidir.

Tedavide ilk günlerde hastanın semptomlarının baskılanması, kortizon uygulanması ve hemen arkasından Vestibüler Rehabilitasyon uygulanması gerekir.

Baş dönmesi ve Denge Bozukluklarının Tanısı >>>

Open chat